“Ben, ‘Ermeni Soykırımı’ yalanına halen de inanmıyorum.”

Lindsey Snell

Ozan’dan instagram direkt mesajı.

İstanbul’da 19 yaşında bir üniversite öğrencisi olan Ozan*, yaklaşık 100.000 takipçisi olan popüler bir İnstagram hesabına sahip. Bana her hafta ya da iki haftada bir İnstagramda direkt mesaj gönderiyor. Genellikle, yayınladığım haberlere inanmadığına yönelik geribildirimler yapıyor.

Ona, “Benim hesabımı neden takip ediyorsun?” diye sordum.

Ozan, “Bence sen taraf tutuyorsun ve terörü desteklediğini düşünüyorum ve bu da beni üzüyor.” dedi. “Ama bazen, bize haberlerde göremediğimiz olayları sansürsüz veya tarafsız bir şekilde anlatıyorsun, bu yüzden beğeniyorum ve takip ediyorum” dedi. “Örneğin, Azerbaycan askerlerinin Karabağ’daki sivil yerleşimlere yönelik saldırgan eylemleri. Bunları ilk defa senden gördüm.”

Kasım 2020’de Karabağ’da Ermeni ve Azerbaycan güçleri arasındaki çatışmayı sona erdiren ateşkes anlaşmasının ardından, Azerbaycan askerleri, sürekli olarak, kendilerinin Ermeni esirlerine işkence ettikleri ve terk edilmiş Ermeni mülklerini yağmaladıkları ve yok ettikleri videolarını yayınladılar.

2021 Mart’ında Karabağ’da terk edilmiş bir Ermeni evini yağmalayan Azerbaycan askerlerinin videosundan bir kesit.

Mart ayında, Karabağ’daki bir Azerbaycan askeri, Ermeni ev sakinleri tarafından aceleyle terk edilmiş gibi görünen parçalanmış bir evi yağmalayan bir dizi askerin görüldüğü bir video yayınladı. Asker, kamera bir çamaşır ipi üzerindeki iç çamaşırından bir pencere üzerindeki içi sebze dolu kavanozlara kayarken “Bütün hepsini kırın,” dedi. “Düzgün ve sağlam hiç bir şey bırakmayın. Her şeyi kırın.”

Aralık 2020’de Karabağ’da bir Azerbaycanlı asker tarafından yayınlanan videodan bir kesit. Açıklamasında şöyle yazıyor: “Ermeni fahişeleri.”

Karabağ’dan Noel civarında yayınlanan bir başka videoda, bir evin içerisinde, Ermeni bir ailenin geride bıraktığı bir fotoğraf albümünün sayfalarını çevirerek içine bakan bir Azerbaycanlı asker görülüyor. Çekici bulduğu bir kadını içeren her fotoğrafta duraklayıp ve kameraya başparmağıyla tam not veriyor. Asker videoyu İnstagram hesabına koyduğunda, video açıklamasına “Ermeni fahişeleri.” yazdı.

Ozan, “Bu videolara baktığımda inanmak istemedim,” dedi. “Ama sonra kendim araştırmaya başladım. Telegram’a baktım. Senin yayınladıklarından çok daha kötü birçok video gördüm. Barbarlıklarıyla gurur duyuyorlar. Birinde askerlerin yaşlı bir adamın boğazını kestiğini gördüm.”

Ozan, “Bu, Türkiye’deki haberleri daha fazla sorgulamamı sağladı, şimdi daha fazla kaynağı takip etmeye çalışıyorum.” dedi. Geçen yıl liseden mezun olan Ozan, Türkiye’deki haberlerde gördüklerini sorguladığını söylerken, okulda öğrendiği hiçbir şeyi sorgulamıyor.

Türkiye’deki devlet okullarında kullanılan müfredat ve ders kitapları Türk hükümeti tarafından incelenerek Türkiye’deki öğrencilere öğretilen materyallerin gündemlerini yansıtması sağlanıyor. Türkiye, kategorik olarak Ermeni soykırımını reddediyor.

Ozan, şu anda Türk liselerinde kullanılan ders kitabını gözden geçirdikten sonra, “Tarih dersimde kullandığımız kitap tam olarak bu değildi, ancak kelimeler hemen hemen aynı”.” Ermeni soykırımı yalanı, İstanbul’da yaşayan Ermeniler bile bunun bir soykırım olmadığını söylüyor ” dedi. Bir kaç saniye düşündü, sonra devam etti. “Ama negatif tepkilerden korktukları için mi öyle diyorlar bilmiyorum.” dedi.

1915 olaylarıyla ilgili 12.sınıf “Türkiye Cumhuriyeti İnkilap Tarihi ve Atatürkçülük” adlı devlet onaylı tarih ders kitabından bir alıntı.

“Ermeni soykırımının gerçekleştiğine dair neredeyse küresel bir fikir birliği olduğunun farkında mısın?” sordum.

”Bak,” dedi Ozan. “Türkiye’de yaşayan Ermeniler Tanrı tarafından gökten indirilmedi. Eğer bir soykırım olmuş olsaydı, şimdi nasıl varlar? Bunun tersine inanmam için güçlü kanıtlar görmem lazım.” dedi.

Mersinli 22 yaşındaki üniversite öğrencisi Volkan*, birkaç ay önce bana bir mesaj göndererek, çalışmalarımı takdir edip okumasına rağmen, sosyal medya hesaplarımdan herhangi birini kendisi hesabından takip etmekten korktuğunu söyledi. “Benim görüşlerimi beğenmeyen biri olursa ve sizi takip ettiğimi veya gönderilerinizi beğendiğimi görürse beni PKK veya FETÖ destekçisi olmakla suçlamalarından korkuyorum” dedi. “Bugünlerde Türkiye’de tutuklanmanın bir çok saçma sebebi var.” dedi.

(PKK, Kürt İşçi Partisi’nin militan koludur ve Türkiye’de ve diğer bazı ülkelerde tanınan bir terör örgütüdür. FETÖ, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski müttefiki yeni rakibi olan İslami din adamı Fethullah Gülen’in takipçilerini ifade ediyor. FETÖ, Türkiye’de tanınan bir terör örgütüdür. Türk Hükümeti beni her ikisi de olmakla suçladı.)

Volkan, Mersin’de bir devlet lisesine giderken Türk hükümetinin Ermeni soykırımı anlatısını sorgulamaya başladığını söylüyor. “Ben Tarih dersinde inektim, bu yüzden bunun farkındaydım,” dedi. “ve soykırım hakkında çokca konuşan Ermeni olan System of a Down’ı dinlerdim.” dedi.

“Ama gerçek olduğuna inanmak istemedim. Bunun bir yanlış anlaşılma veya Türklere karşı komplo gibi bir şey olduğunu düşündüm. Ermenilerin sürgün olmalarına aşırı tepki verdiğini ve bu sürgünün Ermeni çetelerinin Kafkasya’daki Türk ordusunu sabote etmelerinden dolayı doğru olduğunu düşünüyordum. Bize söylenen buydu. Lise son sınıfta geldiğimdeyse Ermeni soykırımının gerçek olduğunu ve Türk hükümetinin bu konuda yalan söylediğini biliyordum.” dedi.

Volkan, okulunda hiç Ermeni tanımadığını ancak ülkenin diğer yerlerinde Ermeni arkadaşları olduğunu söylüyor. “Bir arkadaşım İstanbul’daki okulunda bir grup Bozkurt [Türk milliyetçisi] tarafından zorbalığa uğradı” dedi. “Ermeniliğinden bahsettiği biriyle yaptığı konuşmaya kulak misafiri olmuşlar. Dersten sonra Bozkurt’lar kızı ittirip ve küfretmişler. “

Türkiye’de yaşayan Ermeni kadın olan Seda* özel okula gitti. “Bir tarih öğretmeni dedi ki ‘Soykırım olsaydı İstanbul’da Ermeniler nasıl var olabilir?’. Ben de dik durdum ve ona 1,5 milyon kişinin öldürüldüğünü söyledim. Öğretmenlerimden bir diğeriyse bunun bir sürgün olduğunu ve büyük bir insanlık trajedisi olduğunu söyledi, ancak “soykırım” kelimesini kullanmayı reddetti. Türkiye’deki bir devlet lisesinde durum ne kadar kötü olurdu tahmin bile edemiyorum. ” dedi.

Seda*, Türkiye’de yaşarken birçok kez Ermeni olduğu için ırkçılığa maruz kaldığını söylüyor. “Yaz aylarında bir tatil beldesinde yaşıyorum ve bu bölgede çok fazla sayıda Ermeni var. Orada bir Türk’ün sahibi olduğu bir fırın var ve bir keresinde Süryani bir müşteriyi Türk zannedip Süryani adama şöyle dedi ‘Şu güzel evlere bak. Hepsi Ermenilere ait. Gerçekten hepsini öldürmeliydik.’ “dedi.

Seda hiçbir zaman Ermeni etnik kökenini gizlemiyor ama Türkiye’de yaşayan birçok Ermeninin gizlediğini biliyor. Örneğin Lori adında birçok Ermeni kız var. Lori bir kuş ismi. Lori aynı zamanda Ermenistan’daki bir bölgenin de adıdır. İsimleri sorulduğunda, sadece kuş olayından bahsedecekler ve Ermenistan’daki bir bölgenin adı olduğundan bahsetmekten kaçınacaklardır. Sanırım korkuyorlar. “dedi.

Seda, Karabağ Savaşı sırasında Türkiye’de yaşamanın oldukça zor olduğunu söylüyor. “Berbattı ve hala berbat” dedi. “ve bu ayın başlarında, o ‘Ganimetler Park’ını’ açtıklarında, sanki bir korku filminin içindeymişiz gibi hissettim.”

“Askeri Ganimetler Parkı”, Azerbaycan hükümeti tarafından son Karabağ savaşı sırasında Ermenilerden ele geçirilen askeri araç ve teçhizatın sergilendiği bir sergidir. Ermeni askerlerinin aşağılayıcı şekillerde karikatür benzeri heykellerinin yer aldığı siperler ve askeri ofisler var. Park, Instagram’da büyük bir hit oldu.

Bir anne iki küçük oğlunun parkta eğlenmelerini gösteren birkaç video yayınladı. Üzerinde zıpladıkları sahte bir kara mayınına geçmeden önce, gerçek dikenli tel kullanımına hayranlıkla bakarak siperleri ziyaret ediyorlar. Video açıklamasında, annesi bir oğlunun kısa bir süreliğine kaybolduğunu ve tam endişelenmeye başladığında da “Amir’in aniden sevinçle bize doğru koştuğunu gördüm, bir makineli tüfek görmüş ve siperdeki tüm Ermeni figürleri vurmuş.” dedi.

Bir çocuk Bakü’nün “Askeri Ganimet Parkı”nda ele geçirilmiş bir Ermeni tankına doğru Bozkurt el işareti yapıyor.”

Bakü ‘de 27 yaşındaki bir hükümet çalışanı olan Samet, “Bu park sadece insanlarda, özellikle de çocuklarda nefret uyandırıyor” dedi. “Bu yanlış bir şey. Ve bize öğretilen nefret Ermenilerle de bitmiyor. Okulda, Türkiye’nin yasal olarak tüm Kıbrıs’a sahip olduğunu ve Rumların kötü olduğunu öğrenerek büyüdüm. Rumlar ve Ermeniler eşit derecede kötü olarak tasvir ediliyor. Ve dini de bu duygulara bağlıyorlar. Bize, onların Müslüman olmadıkları için kafir olduklarını söylüyorlar.

Samet, “Bu şeylere bütün kalbimle inanarak büyüdüm” diye devam etti. “Ve yaşım 18 civarlarındayken kendi araştırmamı yapmaya başladığımda öğrendiklerimin çoğunun yanlış olduğunu fark ettim.”

Samet, görüşlerinin onu Azerbaycan toplumunda aykırı hale getirdiğini söylüyor. “Buradaki insanların %5’inden azı benim gibi düşünüyor” dedi. “Sadece yakın arkadaşlarım ve güvendiğim insanlarla nasıl hissettiğimi paylaşabilirim. Fikirlerimi herkesle paylaşırsam hain ilan edilirim ve muhtemelen tutuklanırım. Tabii önce insanlar beni öldürmezse. Ve evet, Ermenilere olan şey soykırımdı. Bunu biliyorum.”

24 Nisan’da ABD Başkanı Joe Biden, Ermeni soykırımının gerçekleştiğini resmen kabul ederek Türk ve Azerbaycan hükümetlerini öfkelendirdi. Samet, “Azerbaycan’daki insanlar tarafından gönderilen çok fazla kötü paylaşım görüyorum” dedi. “Evet, yaptık ve iyi oldu gibi şeyler söylüyorlar.” dedi.

Ozan, ABD’nin deklarasyonuna bir çok farklı tepki gördüğünü söyledi. “Benim için bir önemi yok. Ben, “Ermeni Soykırımı” yalanına halen de inanmıyorum” dedi. “Ama çoğu insan kızgın. Bazıları bir şeyler olduğunu inkar ediyor. Bazıları soruşturma istiyor. Ve bazıları ‘Evet, oldu. Ve Ermeniler bunu hak etti.’ diyor.” dedi.

*takma ad

Share this: